CHP Sözcüsü Deniz Yücel MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu

CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan parti sözcüsü Deniz Yücel'den açıklamalar geldi.

Yücel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Değerli basın mensupları,

Bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bugün okullar açıldı ve yurdun dört bir yanında yaklaşık 20 milyon öğrenci ders başı yaptı.

İkinci yarı yılda tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize başarılar diliyoruz.

Ancak sömestr tatili için gittikleri, Bolu Grand Otel yangınında yaşamını yitiren 36 çocuğumuz, bugün okula gidemedi.

REKLAM

Bu acının yaşandığı gün “en geç 10 gün içerisinde sorumluların kim olduğu belli olacak” diyen İçişleri Bakanına bugün 14. Gün olduğunu hatırlatıyoruz.

Sorumlular hala belli değil…

Okullarda 36 sıra boş…

Unutamadığımız bir diğer acıyı da 6 Şubat 2023’te yaşadık. 3762166

11 ilimizde etkili olan ve yarattığı tahribatın, bıraktığı izlerin yıllarca belleklerden silinmeyeceği iki deprem yaşandı.

Binlerce insanımızı kaybettiğimiz, milyonlarca vatandaşımızın evsiz kaldığı büyük felaketin 2’inci yıldönümünde, depremzedeler hala büyük sıkıntılarla baş etmeye çalışıyor.

Depremin üzerinden geçen sürede pek çok kentte halen,

Alt yapı sorunları çözülmedi,

Kalıcı konutlar tamamlanmadı,

Yerle bir olan kentleri, ekonomik ve sosyal olarak ayağa kaldıracak adımlar atılmadı.

Depremden en çok etkilenen ve iktidarın Yerel seçimlerin hemen öncesinde; “Merkezi yönetimle yerel yönetim aynı partiden olmazsa hizmet gelmez” diyerek tehdit ettiği Hatay’da, depremzedelerin önemli bir kısmı hala konteyner kentlerde zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor.

REKLAM

Acıların en büyüğünü yaşayan,

Evlatlarını, anne babalarını, yakınlarını, arkadaşlarını kaybeden milyonlarca vatandaşımıza ne yazık ki; devletin şefkatli eli uzatılamadı ve her konuda olduğu gibi Maraş Depreminin yaralarını sarmak konusunda da, AKP iktidarı sınıfta kaldı.

Trafoların yetersiz kaldığı, elektrik kesintilerinin hayatı olumsuz etkilediği deprem bölgesinde,

Eğitimden sağlığa, kamusal pek çok hizmette önemli sıkıntılar yaşanmaya halen devam ediyor.

Yaşanan felaketleri; “kader, fıtrat” olarak gören 23 yıllık AKP iktidarında depremler, seller, yangınlar, iş kazaları, maden ocağı çökmeleri, pandemi ve daha birçok doğal afetlerde milyonlarca canımızı kaybettik.

Ama asıl canımızı yakan ne biliyor musunuz?

Birçoğunun önlem alındığı takdirde ölümle sonuçlanmayacağı gerçeği…

REKLAM

Ünlü yazar ve filozof Albert Camus’un da dediği gibi

“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle basiretsiz bir iktidarı tarih boyunca görmemiştir.

AKP iktidarı, tedbirsizlik ve ihmallerle, Türk halkına büyük acılar yaşatan,

Bununla da kalmayıp açlığa mahkûm ettiği milyonları yaşarken öldüren bir iktidar olarak tarihe geçmiştir.

Ancak buradan ifade ediyoruz; ilk sandıkta bu halk düşmanı iktidarı tarihin tozlu raflarına kaldıracağız.

Değerli arkadaşlar, Bu ülkede gün geçmiyor ki bir hukuksuzluk yaşanmasın.

Millet iradesi gasp ediliyor, belediyelere kayyumlar atanıyor, belediye başkanları, siyasi partilerin genel başkanları tutuklanıyor, gazeteciler sırf haber yaptıkları için soruşturmalara maruz kalıyor, hapse atılıyorlar.

REKLAM

Böyle bir ortamda AKP, geçtiğimiz günlerde 2025-2029 Yargı Reformu Stratejisini açıkladı.

Şaka gibi değil mi?

İçeriğinde yüzlerce hedefin olduğu bu belge;

Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan,

Kanunları amacından saptırıp, yamalı bohçaya çeviren,

Millet iradesini beğenmeyip ona ipotek koyan,

Tutuklamayı bir tedbir olmaktan çıkarıp, bir cezalandırma yöntemi haline getiren,

Yargının tarafsız ve bağımsız yapısını ortadan kaldıran bir iktidar tarafından açıklanıyor.

Sonra da bu milletin, AKP iktidarının yargıda reform yapacağına inanmasını bekliyorlar.

AKP İktidarına sesleniyorum;

Sizin bu belgeyi açıkladığınız sadece Ocak ayı içerisinde Beşiktaş Belediye Başkanımız ve Zafer Partisi Genel Başkanı tutuklandı…

Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı, Program Koordinatörü Kürşad Oğuz, gazeteci Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker 24 saat gözaltında tutuldu, kaçarlar diye adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı.

REKLAM

Sanatçı Menajeri Ayşe Barım, tam 12 yıl sonra gezi olaylarının organizatörü olduğu iddiasıyla tutuklandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, AKP’nin yaptığı hukuksuzlukları belgeleriyle, bir basın toplantısında kamuoyu önünde açıkladı diye hakkında soruşturma başlatıldı.

İstanbul İttifakı’nın oyları ile seçilen Sayın İmamoğlu’nun yani 16 milyon İstanbullunun uğradığı haksızlığın karşısında Türkiye, Sayın İmamoğlu’nu ve İstanbulluları yalnız bırakmadı…

AKP’nin darbe dönemlerine rahmet okutacak hukuksuzlukları karşısında, Kendi iradelerine sahip çıkmak isteyen on binler adliyenin önünde, oraya gidemeyen milyonlar ise ekranlarının başındaydı.

Çağlayan Adliyesi’nde olağanüstü güvenlik tedbirleri vardı.

Orada polisle vatandaşı karşı karşıya getirmek için özel bir hazırlık yapıldığını gördük.

Biz orada, aslında gitmekte olan bir iktidarın korkusunu, kaygısını ve paniğini gördük…

REKLAM

Tüm bu yaşananlar, iktidarı kaybetmeye yaklaşan bir siyasi partinin son çırpınışları….

Sayın Ekrem İmamoğlu, sırf CHP’li Belediyeler aleyhine ısmarlama raporu yazması için özel olarak görevlendirilen bilirkişinin ismini açıkladı diye;

Yok “Bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs” yok “Kamu görevlisini hedef gösterme”!

Yav bu kadarı da ayıptır ya!

Böyle bir soruşturmayı açana da, açtırana da gülerler…

Açana gülerler, çünkü derler ki “Sen hukuk bilmiyorsun kardeşim” derler.

“Senin hukuk fakültesi diploman cikletten mi çıktı?” diye sorarlar adama…

Açtırana da gülerler, derler ki “Sen bu işlerden medet umuyorsan, sen böyle soruşturmalardan medet umuyorsan sen zaten bitmişsin kardeşim” “Toplumsal meşruiyetini zaten kaybetmişsin.”

REKLAM

İstanbul’daki 8 binin üzerinde bilirkişi var. Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin dosyalarında her ne hikmetse hep aynı kişi atanıyor.

Yetenekli…

Becerikli…

Kerameti kendinden menkul…

Şimdi bu yetenekli, becerikli ve kerameti kendinden menkul bilirkişinin bütün olasılıkları boşa çıkaracak şekilde; CHP’li belediyelerin soruşturma dosyalarına “tesadüfen” görevlendirildiğine ve bu şahsın raporlarının hukuka uygun olduğuna mı inanalım?

Bunu mu bekliyorsunuz?

Yahu bu adamın bu dosyalarda bilirkişi olma yetkinliği bile yok,

Muhasebeci bilirkişi olduğu iddia ediliyor, TÜRMOB dahil hiçbir meslek odasında kaydı yok.

Bağımsız denetçi sınavını geçememiş,

“Kamu ihale kurumu” ile ilgili denetim yapacak bilirkişilerde aranan özel uzmanlık koduna da sahip değil.

Ama her ne hikmetse, Cumhuriyet Halk Partili Belediyeleri hedef alan bütün soruşturma dosyalarında bilirkişi…

AKP, bize dil uzatmadan önce

Kendi siyasi geleceği için hukuk sistemini nasıl mahvettiğine baksın…

REKLAM

Bir an önce de sandığı getirsin…

Getirsin ki memleketteki hukuksuzluklar son bulsun.

Değerli arkadaşlar,

Muğla'da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin 2020 yılında canice katledilmişti.

Sanık Cemal Metin Avcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.

Yargıtay’a göre bir kadını canlı canlı yakarak öldürmek canavarca bir his değilmiş!

Bir de haksız tahrik indirimi yapılmalıymış.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bu akıl dışı, hukuk dışı, vicdanları yaralayan kararın bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, itirazda bulunuldu.

2020 yılında katledilen Pınar Gültekin ve dolayısıyla tüm kadınlar, 5 yıl sonra da adaletten payına düşeni yine alamadı…

Bu ülkede faillerin hak ettikleri cezaları almaları için, kadınların daha nasıl ölmesi gerekiyor?

“Canavarca his sevki ile” arttırım maddesinin uygulanması için daha ne olması gerekiyordu?

REKLAM

Elbette Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, bu bozma kararına itiraz edilmesi umut verici…

Ancak başta bir gece yarısı kararnamesiyle, hukuksuz bir şekilde yürürlükten kaldırılan, İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe koyulması olmak üzere, siyasi iktidar tarafından etkin ve kalıcı tedbirler alınmadıkça, başka Pınar Gültekin’ler olması da, faillerinin hak ettikleri cezaları almamaları da kaçınılmazdır.

Değerli basın mensupları;

Başka bir ülkede yaşansa skandal etkisi yaratacak bir çok olay, AKP Türkiye’sinde artık olağanlaştırılmaya çalışılıyor.

Liyakatsizliğin, kayırmacılığın ve nepotizmin zirve yaptığı AKP iktidarı, artık usulsüzlüklerini el altından değil, milletin gözüne soka soka yapıyor.

AKP Grup Başkanvekilinin, Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde yeğenini önce Cumhurbaşkanına sonra da Adalet Bakanına takdim ediyor.

REKLAM

AKP Grup Başkanvekili bir de hiç utanmadan Cumhurbaşkanına diyor ki "Benim yeğenim hiç olmazsa size bir selam versin. Kurada da adını görürüz" diyebildi!

İşte biz buna yüzsüzlük diyoruz, pişkinlik diyoruz, güç zehirlenmesi ve iktidar sarhoşluğu diyoruz!

Her kim olursa olsun; görevi ve sıfatı ne olsun; “Bu ülke sizin babanızın malıymış gibi davranamazsınız!”

Hâkimlik Savcılık sınavında 115. olduğu halde mülakatta elenen ve elendiği için de intihar eden avukat Mert Akdoğan’ın suçu neydi?

Kendisini Cumhurbaşkanına takdim edecek AKP’li bir akrabası olmaması mı?

Liyakatli bir sistem olsaydı belki de Mert Akdoğan kardeşimiz intihar etmeyecekti.

Nepotizminiz batsın! Torpiliniz batsın!

Sadece Mert Akdoğan değil, onun gibi birçok gencimizin vebali boynunuzadır.

Değerli arkadaşlar,

AKP, iktidarı kaybetmeye yaklaştıkça daha da hırçınlaşıp, siyasi etik ve ahlaktan uzaklaşarak, baskı ve zulmünü arttıran hamleler yapıyor.

Bağımsız ve tarafsız yargı, iktidarın “intikam” hırsının bir parçası haline getirildi.

REKLAM

Son 1 aydır, ülkedeki gerçek sorunlar konuşulmasın, işçinin, emeklinin, esnafın, memurun derdi gündeme gelmesin diye sıcak salonlardan suni gündem sipariş edenlerin de devri, elbette pek yakında bitecek.

Ülkemizde derin bir ekonomik çöküş yaşanıyor.

OECD’ye göre Türkiye; TÜFE, gıda ve enerji enflasyonunda açık ara farkla zirvede yer aldı.

Son 10 yıl içinde gıda fiyatları 12 kat, ortalama fiyatlar ise 9 kat birden arttı.

Daha 3 gün önce açlık yoksulluk sınırı açıklandı.

TÜRK-İŞ ocak ayında 4 kişilik aile için açlık sınırının 22 bin 131 Lira olduğunu açıkladı.

Yoksulluk sınırı ise 72 bin 88 Lira...

Yani, yeni asgari ücret, çalışanın cebine girmeden açlık sınırının altına geriledi bile...

22 bin lirayla, gıda, giyim, kira, elektrik, su, ısınma, ulaşım, eğitim, sağlık giderlerinin ne kadarını karşılayabilirsiniz ki?

Büyükşehirlerde en ucuz kiralık ev 15 bin lira...

AKP’ye hatırlatalım en düşük emekli aylığı ise 14 bin 469 lira…

Daha yılın başında açlık sınırının altında kalan asgari ücretli ve emekli bu koşullarda geçimini nasıl sağlasın!

REKLAM

Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyken, neredeyse her şeyi ithal eder olduk…

Çünkü tarımı bitirdiniz…

Bakın,

Tarımsal girdi fiyatları sürekli yükselirse, vatandaş sebze meyveyi uygun fiyata satın alabilir mi?

Elbette alamaz.

Her şey ateş pahası...

Yahu bir marul…. bir marul 50 Lira olur mu?

Bir kilo çay 200 lira olmuş.

Süt, yoğurt, peynirin ise etiketleri her hafta değişiyor.

Ramazan yaklaşıyor...

Yine asgari ücretli iftar sofrasına et koyamayacak.

Bu aydan sonra katlanarak artan giderlere elektrik faturaları eklenecek…

Aylık ortalama tüketimi 417 kWh’nin üzerinde olan haneler, serbest piyasa koşullarında sürekli değişen yüksek tutarlı faturalar ödemek zorunda kalacak.

Yani ayda bin lira elektrik faturası ödeyen bir abone aynı elektriği tükettiğinde bu değişiklikle birlikte 2 bin lira ödeyecek.

REKLAM

Enflasyon yüzde 42 ama elektrik zammı yüzde 100... Öyle mi?

AKP’yi buradan uyarıyoruz derhal bu düzenlemeyi geri çekin!

Liyakatsiz atamalarla hedefinden sapmış olan TÜİK bugün enflasyon verilerini açıkladı.

TÜİK'e göre enflasyon Ocak ayında %42 imiş...

TÜİK, enflasyon sepetine hangi ürünleri ekleyip bu oranı buldu bilmiyoruz ama halkın hissettiği gerçek enflasyonun % 42 olmadığını biliyoruz.

Siz enflasyonu düşük açıklayınca, vatandaşın alım gücünün yükseldiğini mi sanıyorsunuz?

Çarşıda, pazarda, sokakta iş yerinde millet nereden, nasıl tasarruf etsem de geçirebilsem diye kara kara düşünüyor.

TÜİK'in sansürlü enflasyon açıklaması ile kuş kadar zam alan milyonlarca memur ve emekli adına TÜİK'e soruyoruz;

Sizin hiç mi utanmanız yok!

Sizin hiç mi vicdanınız yok!

Emekli isyanda, memur mutsuz, işçi sıkıntıda...

REKLAM

Bakın sizinle birkaç rakam paylaşmak istiyorum,

Ülkedeki ekonomik sıkıntının boyutunun daha net bir şekilde ortaya koyulabilmesi açısından bu rakamlar son derece çarpıcı…

Risk Merkezinin verilerine göre bireysel kredi borcu bulunan vatandaş sayısı Kasım 2024 itibariyle 42 milyona yaklaşmış…

Aynı dönemde kredi kartı borcu bulunan vatandaş sayısı ise 38 milyona çıkmış...

İcra dairelerinde dosyalar almış başını gitmiş…

31 Ocak tarihi itibariyle icra dairelerindeki dosya sayısı 22 milyon 295 bine yükselmiş…

Vatandaş perişan halde, AKP ise kendi iktidarının derdinde.

Geçim olmadığını daha nasıl anlatalım!

Bu ülkede geçim yoksa seçim olur...

Tencere kaynamıyorsa, çocukların karnı doymuyorsa, vatandaş perişan haldeyse tek çözüm sandıktır.

Değerli arkadaşlar,

AKP iktidarının basın mensuplarına yönelik sansürü nedeniyle gazetecilik yapmak her gün biraz daha zorlaşıyor.

REKLAM

Geçtiğimiz hafta basın özgürlüğü kapsamında Türkiye’de ardı ardına utanç verici olaylar yaşandı.

Yargıyı, “turbun büyüğü heybede” gibi çirkin söylemlerle yönlendirenler, anlıyoruz ki Halk TV’yi de heybedeki turplardan biri olarak görmüş…

Halkın sesi Halk TV, neredeyse darbe dönemlerinde dahi görülmemiş baskı, sansür, soruşturma ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldı.

Gazeteciler canlı yayına çıkmadan 5 dakika önce, emniyet güçlerince stüdyodan gözaltına alındılar.

Bu utancı Türkiye’ye yaşatan, basın özgürlüğü karnesine bir çizik daha atan ise AKP iktidarıdır.

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre;

Herkes, bilgi edinme ve haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına sahiptir.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarındandır.

REKLAM

Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır.

Fakat İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun açıkladığı hukuksuzlukları haberleştiren ve yayınlayan medya kuruluşları ve gazetecilere soruşturma başlatıldı.

Önce Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker gözaltına alındı.

Sonra Kürşad Oğuz ve Suat Toktaş…

Saatlerce süren gözaltının ardından Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, gazetecilik refleksi gereği yapılan haber gerekçe gösterilerek tutuklandı.

Haksız ve hukuksuz bir şekilde özgürlüğü gasp edildi.

Değerli arkadaşlar, siz de çok iyi biliyorsunuz ki, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun sözlerinden gazetecilerin sorumlu tutulması Anayasa’ya ve basın özgürlüğüne açıkça aykırıdır.

Ve faşizmin ayak sesleri yükseldikçe ne yazık ki Anayasadan, temel hak ve özgürlüklerden, hukuktan ve demokrasiden uzaklaşıyoruz.

REKLAM

AKP iktidarı artık şunu anlamalı!

Muhalif seslere, kendisi gibi düşünmeyene, eleştirene düşman hukuk uygulayarak bir yere varamayacaklar!

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bunlar yaşanmaz.

Bu yaşananlar 2025 yılının sadece ilk ayında yaşadıklarımız…

2024 yılında da farklı değildi.

2024 Basın Özgürlüğü Raporu ortada…

Gazeteciler haberleri, yazıları, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 720 kez hâkim karşısına çıktı.

En az 35 gazeteci hakkında soruşturma ve dava açıldı.

Haber ve paylaşımları nedeniyle 14 gazeteci tutuklandı.

18 gazeteci ise yeni yıla tutuklu ya da hükümlü olarak cezaevinde girdi.

Çiğdem Toker, Altan Sancar, İsmail Arı, Ayşenur Arslan, Nevşin Mengü, Timur Soykan, Murat Ağırel, Fatih Altaylı, Şirin Payzın…

Ve sayamadığımız birçok gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı.

Özlem Gürses ev hapsinde…

REKLAM

Yahu hepsi mi suçlu, hepsi mi halkı kin ve düşmanlığa sevk ediyor, hepsi mi terörist?

İktidarınız sütten çıkmış ak kaşık da, gazeteciler sizin hakkınızda yalan yanlış yazıyor, size iftira atıyor öyle mi?

Yaşanan bütün hukuksuzlukların, gazetecilere yapılan 30 saatlik gözaltının üzerine bir de Adalet Bakanı kalkmış, "Gazetecilik faaliyeti nedeniyle Türkiye'de tutuklu tek bir gazeteci yok” diyerek vicdan yoksunu, akıl almaz açıklamalar yapıyor.

Yazıklar olsun!

Değerli arkadaşlar,

Halkımız yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yasını tutarken, tutuklanan gazetecilerin şokunu yaşarken, Sayın Ekrem İmamoğlu’na yapılan hukuksuzlukları, teğmenlerimize yapılan haksızlıkları konuşurken, bunu fırsat bilen AKP, yukarıda da bahsettiğim gibi, Meclis’ten ancak ve ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde örneğine rastlanabilecek bir yasa geçirdi.

Başkanını ve üyelerini kendi atadığı Devlet Denetleme Kurulu denetçilerine verdiği sınırsız yetkiyle Erdoğan, aslında kendi tek adamlık yetkilerine birini daha eklemiş oldu.

REKLAM

Artık Devlet Denetleme Kurulu’na bağlı denetçiler, görevi başında kalmasında sakınca gördükleri her kademe ve rütbedeki görevliyi görevden uzaklaştırabilecek.

Bu düzenlemenin meali şudur;

İstedikleri her kademedeki görevliyi,

Soruşturma, yargı kararı gibi hukuki süreçlere dahi ihtiyaç duymadan,

Gürültü patırdı koparmadan, halkın tepkisini çekmeden, kamuoyu oluşmadan “oldu bittiye” getirip tek adamın talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu aracılığıyla görevden alabilecekler.

Adeta bir diktatörlük uygulaması…

Bu düzenleme ile seçilmişler de dahil olmak üzere hiç kimsenin hukuki güvencesi kalmadı!

Bu düzenleme hukuk devletini fiilen sona erdirme girişimidir.

Bu düzenlemeyi getirmeyi defalarca denediniz.

Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle getirmek istediniz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başvurusu ile AYM iptal etti.

Sonra yetmedi torba kanun içerisine gizleyerek çıkarmayı denediniz, yine muhalefetin direnci ve mücadelesiyle torba yasadan çıkarmak zorunda kaldınız.

REKLAM

Şimdi aynı yasayı ülke gündeminin karışıklığını fırsata çevirerek Meclis’ten geçirdiniz.

Hukuka aykırılığı yüksek mahkemece tescil edilmiş olan bu düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne elbette ki başvuracağız.

Değerli arkadaşlar,

Ebru Eroğlu,

İzzet Talip Akarsu,

Serhat Gündar,

Deniz Demirtaş,

Batuhan Gazi Kılıç.

5’i de yüreği vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle, Mustafa Kemal Atatürk sevgisiyle atan pırıl pırıl gencecik teğmenlerimiz…

4 gün önce Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edildiler!

Geleneksel bir seremoniyi yerine getirdiler diye ihraç edildiler.

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dediler diye ihraç edildiler.

Çünkü gencecik teğmenlerimizin, Kara Harp Okulu’ndan Mustafa Kemal’in askerleri olarak mezun olmalarını kabullenemediler.

5 teğmenimiz ile birlikte Albay Alper Topsakal, Yarbay Halit Türkoğlu ve Binbaşı Murat Öztürk de ne yazık ki Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edildi.

REKLAM

Ne teğmenlerimizden, ne de onlarla birlikte ihraç edilen komutanlarımızın ağzından “Vatan Sağ olsun” dışında tek bir cümle duymadık.

Ne bir isyan, ne de bir eleştiri…

Albay Alper Topsakal, Pençe-Kilit bölgesinde “Girilmez” denilen sarp arazideki operasyonları başarıyla yönetti.

Yarbay Halit Türkoğlu, Harp Akademilerini birincilikle kazandı ve başarılarından ötürü devrelerinden 4 yıl önde giden bir sicile sahip.

Binbaşı Murat Öztürk ise 30 Ağustos’ta zaten TSK’dan ayrılma dilekçesini verip izne çıkmıştı. 3 ay geçtiği halde dilekçesi işleme konulmadı ve ihraç edildi. Emeklilik hakkı elinden alındı.

Bu askerleri, bu komutanlar kolay mı yetişiyor?

Bu yargılama bir disiplinsizlik, bir emre itaatsizlik yargılaması değildir.

Bu yargılama Mustafa Kemal'in askerlerinin yargılanmasıdır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli üniformalarıyla, dik bir duruşla savunmaya giden teğmenlerimize sesleniyoruz;

Sizinle gurur duyuyoruz.

Ve 85 milyonun vicdanında mahkûm olan sizler değil, size bu haksızlığı ve hukuksuzluğu yapan Cumhuriyet düşmanlarıdır!

REKLAM

Harbiye brövenize vedanız, geçici bir süre içindir.

Bu da Cumhuriyet Halk Partisi’nin size şeref sözüdür.

Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.



Haber Kaynak : HABERTURK.COM

"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."